Öykü: Pontiac Firebird
Ev sahibim kirayı ödeyemediğim için evden çıkarmıştı. Eşyalarımı götüreceğim bir yer bile yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Hepsini apartman kapısının önünde bırakıp içmeye gitmiştim. Yürürken yarı sarhoş halde bir galeriye girdim. İçeride beyaz, üzerinde alev resimleri olan cillop gibi bir Firebird bana bakıyordu. Yaklaşan takım elbiseli, kel adam bir şeyler anlatmaya başladı. Ayakta zor dursam da çaktırmıyordum. Yani; sanırım. O anlatırken bir yandan hayal görüyordum. Tuhaf hayaller. Geniş bir yolda Firebird’ü sürüyorum, ileride serap, gözlerimi alan parlak güneş, ıssız yollar, rüzgâr… “Hoş geldiniz. Sizi Pontiac Firebird’le tanıştırayım efendim. Ateşi bütün bedeninizde hissedeceksiniz. O sadece bir otomobil değil, 1978 doğumlu bir bebek, ruhunuzu ısıtacak bir makine. Sizi ateşiyle öylesine sarıp sarmalayacak ki, ona yumuşak makine bile diyebiliriz. Üstelik Firebird’e sahip olduğunuzda bütün gözleri üzerinizde hissedeceksiniz. Bir yıldız gibi. Dünyada kazanılan bütün madalyalardan,