Roman Yazmak

"Çok zeki kişilerin ya da sıradan insanların dışında kalan çok bilgili kişilerin roman yazmaya genelde uygun olmadığını düşünürüm. Roman yazmak -ya da öykü yazmak- denilen eylem oldukça düşük hızda, küçük viteste yapılan bir iştir. Gerçek düşüncemi söylersem bu iş, yürümekten biraz daha hızlı, bisiklete binmekten biraz daha yavaş yapılan bir iştir. Böylesine düşük hızdaki bir bilinç eylemine uyum sağlayan insanlar olduğu gibi uyum sağlamayı başaramayan insanlar da vardır." 

Haruki Murakami, Mesleğim Yazarlık

Haruki Murakami "Mesleğim Yazarlık" isimli kitabında roman yazmanın bir "zihin durumu" olduğundan bahseder. Dingin, sakin bir zihniniz olması gerektiğini anlatır. Buna sonuna kadar katılıyorum. Roman ya da öykü yazmak müthiş bir yavaşlık gerektiriyor. Ben öykü yazarken gerekli sabrı çok da gösteremiyorum ancak roman yazarken karakterlerin içine girdiğim için çok daha dingin ve yavaş olabiliyorum. Öyküde biraz aceleciyim hatta bazı öykülerimi bu açıdan eleştirdiğimi söyleyebilirim. Belki bunu romandaki halet-i ruhiyeyi yakaladığım zaman öykünün başına oturarak çözebilirim. Roman tabiatı gereği bana kendini yavaş yazdırıyor. Çok düşünüyor, dinleniyor, mola veriyor, içine dalıyor, hissediyor öyle yazıyorum. İkinci romanım üzerinde çalıştığım şu günlerde yazmak üzerine de düşünüyor ve okuyorum. Yazmak başlı başına bir yazı ve düşünme konusu aslında. Dil felsefesi de öyle. Dilin, hikâyenin kendisi olduğu söylenir. Sanırım kurmaca bir metne başlamadan önce yapılacak en iyi şey dil üzerine düşünmek. Nasıl bir dil kullanılacağına karar vermek. 

Sincaplı Buda'da duru, görsel, senaryoya yakın bir dil kullandım. Hikâyenin buna ihtiyacı olduğunu sezdim ve böyle yazdım. Yeni romanımda henüz dil denemeleri yapıyorum, ne anlatacağımı bilsem de "arayış" dediğim aşamadayım. Araştırma, arayış, deneme eş zamanlı ilerliyor. Oluşacak metnin ruhunu hissetmeye çalışıyor ve bir hamur gibi onunla oynuyor, şekil veriyorum. Sonuçta neye dönüşeceğini elbette bilmiyorum. Öyküde de romanda da sonuç bugüne kadar hep şaşırtıcı oldu benim için. Yaratıcı yazarlığın keyfinin de tam olarak burada olduğunu düşünüyorum.

Murakami'ye gönderme yaparak bir aforizma uydurmam gerekirse şöyle diyebilirim: Roman yürüyerek kat edilen bir uzun yol, öykü ise bisikletle varılan bir kısa mesafe.           

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Gündelik Hayat Üzerine Birkaç Söz

Yazmak ve Yemek Yapmak